Kullandigin seslerin yavas yavas kendince buldugun kelimelere donusmesi, bu kelimelerin anlamini cozmek.. Yep yeni bir iletisim donemine giriyoruz seninle. Anne, baba, dede, anane, haya (hala), ayya (Allah) .. Bunlar bir kac aydir soyledigin bilindik kelimeler.. Simdi artik sadece bunlari soylemek degil, ne istedigini anlatmaya calisiyorsun ve henuz cok slk rastlamasamda bilerek cagiriyosun bizi..

 

- Emmi aa = emzigi al. (bunu soylerken emzigi agzindan cikartip bizim agzimiza tikmaya calisiyosun)
- A, a, a = al ve ver yerine geciyor
- Ottuu = Otur (Sueya komut olarak kullaniyorsun ama Sue dinliyor diyemeyecegim ne yazikki :D )

Boyle siralayarak basladim ama henuz cozebildigim kelimelerin bunlar.. Bunun yaninda durup durup abaaa diyosun ama inan onun anlamini henuz cozemedim. Abla desem, o kelimeyi hic kullanmiyoruz, etrafinda abla diyebilecegin kimse yok ve bende kimseye abla demiyorum, sukur hala herkes teyze amca gozumde :p 
Daha baska kendince bisiler diyosun ama onlari kelime haline bile getiremedim daha.. Google icin reklam bebegi olabilirsin ama, kac aydir dilinde gugil gugil .. Cok seviyorum bunu yapisini bu arada..
Senin niye hala konusamadigini cozdum. Bu donemlerde bebekler buyukleri taklit edermis ya, ben tum gun sen ne dersen onu diyorum :D anlayacagin turkceyi kendin bulup yeniden icat etmen gerekecek :)

Bir sure once bir haftasonunu Brukselde gecirmistik. Brukseli gezmedik ama uzun zamandir gorusmedigimiz arkadaslarla cok hos vakit gecirmistik dogrusu..  Sen hazir minikken daha, anlasma yaptik Suleymanla, ona amca diyeceksin.. Taklit arasi ogretmeye caliscam soz..
 

Oyuncaklarin ve oyunlarindan anlatirken bugunlerdeki oyununu anlatmayi unutmusum.. Oyunumuzun adi A-a-a.. Buldugun ne varsa bize getirip A-a diyosun. Biz alana kadar israrla A-a demeye devam ediyorsun. Aradada o minnacik isaret ve basparmaginla birsey tutmus gibi gelip bize vermeye calisiyorsun. Elime birakip, elimde birsey olmadigini gorunce tekrar gidip getirecek birseyler bakiyosun :) Ver  icinde A-a yi kullaniyorsun simdilik..

Senin icin birseyler orme cabam devam ediyor. Gunlerim biraz daha yogun geciyor bu gunlerde o yuzden tempo dusuk. 3 tane bere ordum. Aynindan Itir teyzede Melise ormustu.. Bu resmini cektigim biraz buyuk oldu sana, hatta esarp havasi verdigi icin cok cirkin bile durdu ama diger ikisini becerebildim sanirim, sana cok yakisti.. Ayni seyi yine sana ordugum atki icin diyemeyecegim cunku o kadar genis ve buyuk olduki ancak sen 3,4 yasina gelince kullanabileceksin :)
Kurban bayraminda kahvaltiya buyuk ananelerdeydik. Dayilar, kuzenler, annemler babamlar hep birlikte keyifli bir gunun ardindan aksam Ayhanla birlikte cikmamiz gerektigi icin seni yengemlere biraktik. Aradan yarim saat gecmeden yengem aradi " yasemin, sakin telasa kapilma ama sanirim gelmeniz gerekiyor, Nilin agzindan kaka geliyor' ..

Nasil yani agzindan kaka geliyor, bu nasil olabilirki.. Ayhanla ikimiz sok icinde yoldan geri donduk. Komple trafigi alt ust edip 5 dk icinde solugu yengemlerde aldik. Boyle acil durumlarda hep bir sakinlik ve hakimiyet kaplar beni. Ne yapmam gerektigini gayet iyi bilir, panik yaratmadan ve etrafimida sakinlestirmeyi basararak acil durumlari gayet rahat atlatabilen ben, yine ekstrem sakindim ama ayrica beynimde durmustu. Yani ne yapmaliydikki simdi, seni acilemi goturmeliydik direk yoksa once doktorumu aramaliydik.. Bilemedim iste, Ayhan trafigin arasindan suzulmekle mesgulken ben dayimi aradim ne yapmaliyim diye.. Tabiki acile goturun hemendi tepkisi.

Geldigimizde yengem panik icinde acti kapiyi.. Seni yataginda gordugumde yuzundeki korku daha cok bizim panigimizden kaynaklanmis gibiydi. Agzin, yuzun, parmaklarin, yatak, uyku tulumu komple kakaydi.. uyku tulumundan cikarip battaniyeye sardik seni ve arabaya bindirmek uzereyken yengem, tulumuda alalim yoksa inanmazlar bize dedi .. Tekrar yatagina donup tulumunu alacakken gozume carsaflarin arasindaki kagita takildi. Inceleyince ne oldugunu, seker kagidi oldugunu tahmin ettim.. Emin olmak icinse kakanin tadina baktim ve:
"Sekeeeeeeeeeeeeeeeeeeeer Sekeeeeeeeeer" diye bagiriyorum ama nasil sevincliyim : ))

Sen hinzir sey, yatagina birakmadan once seni altini degistirirken cok mizmizlandigindan oyalanman icin karamelsekerlerden tutusturmustuk eline incele diye.. Sonra unuttum tabi o sekeri ben, avuclarinin icine saklamis olmalisinki gormedim birsey..
Zararli diye hep senden uzak tuttugumuz sekerin tadini bir guzel cikarmissin kagidiyla birlikte kemire kemire. O seker erimis, her yerine bulasmis ve sanirim seker bittigi icin biraz mizirdanmaya baslayinca sen yengem sana bakmaya gelmis ve hafif karanlikta seni o halde gorunce kakaya benzetmis :))

Hep demiyormuyum ben sana cikolata, seker kaka diye hIII..
Ayhanla gecirdigimiz o dakikalar cok kotuydu, seni kaybetme endisesi, o denli rahatsiz olabilme olasiligi bizi cok etkiledi. Neyseki sen hayatinin en tatli dakikalarini yasadin muhtemelen :)
Bu arada daha sonra ogrendik, agizdan kaka gelmesinin mumkun olmadigini..



 Ailedeki en kucuk kuzenler, Lisa ve Julia:

Ayhana soz vermistim mor terliklerini cekmeyecegima dair, cekmedim ve kimsenin haberi yok. Yok dimi ?
Baba kucaginda dunya umrunda olmadan uyumak bu olsa gerek..

Her daim mutlu, civil civil, herkesi seven, sana kollarini acmis kimseyi geri cevirmemen, (buyuk dede disinda, biyiklarindanmidir bilinmez cogu zaman ondan korkuyosun), kalbini dinlemek isteyen hemsirelerin bile kollarina gitmek istemen beni cok mutlu ediyor. Benim hosuma gitmeyen insanlarin kucagina bile gitmenden sikayetci degilim, masumiyetinle ders veriyorsun bana kalpli popolu civcivim benim..

Melis ablandan sonra sende basladin ev ahalisine kitap okumaya.. En sadik dinleyicin tabiki Sue :)
Sue artik o kadar alistiki sana, kucagina sirtustu yatip onu sevmen icin bekliyor, ugrasiyor.. Sen kafasinda, karninda poposunda hop hop ziplarken o hic orali olmuyor.  Bebekli evde kopek beslerken sadece bebekler degil kopekleride korumayi ihmal etmemeli ..
Sokakta gordugun herkese sevinc cigliklari icinde el sallaman, apartmanmerdivenlerinde komsunun sesini duydugunda onu gormeden kapiya dogru el sallamana hayranim dogrusu..
Nihayet oyuncaklara azda olsa ilgi gostermeye basladin. Evde ilgini cekebilecek olan guvenli esya arayisinda hayalgucum bitmek uzereydi. Son bulusum henuz acilmamis kirmizitozbiberlikti.Televizyonda gitmek uzere sayende, tv ekranina vurmaman gerektigini bilip, sirf tepkimizi almak icin yanina gidip suratimiza bakarak vurup kacmakta en sevdigin oyunlardan biri ne yazikki..  Gecenlerde Cocuk burosunun bize verdigi kitapciklardan birinde yazdigina gore, bebekleri ikaz etmenin en efektif yolu bebegin yasina gore mesafeden uyarmakmis. Yani bir yasindaki bebege 1 metreye kadar yaklasip uyarmak gerekiyormus, 2 yasindakilere 2 metre vs vs. Sanirim dedikleri dogru cunku hayir yapma kelimelerini bilmene ragmen ayaga kalkip yanina gelmeden sen dinlemiyorsun.. Neyse oyuncaklarindan bahsediyorduk.. En sevdigin oyuncagin yeni "düt dütün". Seninle konusurken bebek dili yerine normal turkce kelimeler kullanmaya calisiyorum cogunlukla, iste atta yerine gezmeye gidiyoruz gibi ama sanirim bebek dilide bosuna degil cunku senin dilinde konustugumda daha kolay oldugunu kesfettim sanki..
Mesela araba ve dut dut kelimeleri sana yabanci olmasina ragmen dutdutunu getir dedigimde aninda anladin beni ve gittin arabani getirdin. (Arabanin kornesi var ve basinca dut dut ses cikatriyor :p ) ..
 

 
 
Yasgununu kutlayacagiz kutlamayacagiz derken geldi gecti bile.. "ballenbak" cok meshur buralarda. Top havuzuda diyebiliriz. Gittigimiz bir restoranin cocuklar icin ayrilmis oyun bolumunde gorunce seni bahane edip daha cok biz oynadik toplarla : )

 










Filmlerde masanin baskosesine buyuk bir pasta, kucuk cocuk ortaya alinir, bir yaninda anne diger yaninda baba, aile, arkadaslar, her taraf balon ve susler.. Cocuk henuz mumlari sonduremediginden anneyle baba ufler ve alkislanirlar..  Her ne kadar "farkli" olmaya calissakta, o Yesilcam, Hollywood goruntulerini yasamak, hayatta hersey cok "farkli" ilerlerken o siradanliklarin tadi bam baska olabiliyormus.

Evi suslemedik biz, annemle babam, yengem ve kuzenlerle bir araya toplanip tikinmak icin bahane ariyormusuz gibi yedik ve senin sagligin icin ictik yuzbinmilyon baloncuklu icecekleri..

 
 

 
 
 

 
 
 
 

Eksikligini hissettigimiz ve mumkun olsaydi eger mutlaka burda olacak olanlari unutmayalim: dayin, Turkiyedeki dede & babane, hala ve amca..

Cok uzun bir zaman izole yasantimizdan sonra gelisinle yep yeni sicakliklar yasatiyorsun bize civcivim..

Bir varmis bir yokmus..

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, birbirinden çok uzakta, farklı ülkelerde yasayan iki masal kahramanı varmış. Her ikisi de birbirinden habersiz başladıkları masallarının 20ci yıllarının başında masalları kesişmiş ve böylece birbirlerinin masalında başrol oynamaya başlamışlar..

Masal bu, kotu karaktersiz masal olur mu. Bu iki gencin masalında rol oynayan kotu karakterin adi şanssızlık, büründüğü sekilse hayat şartlarıymış. Bu iki gencin peşini bir turlu bırakmazmış kotu karakter.. Hiç kotu biten ve kotu karakterlerin galip geldiği masal duydunuz mu?
İşte bu masaldaki kahramanlarda pes etmemişler, çalışmışlar çabalamışlar.. Aradan zaman geçmiş ve bir gün bu iki kahramanın hayatına minicik bir havhav girmiş. O günden itibaren iki kahraman içinde birbirlerinden aldıkları keyfin ve zevkin yanında bir keyif daha eklenmiş.
Masal ya, bu iki genç ve havhav az gitmişler uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler.. Karşılarına çıkan kotu karakterle savaşları bazen çok çetin, bazense çok kolay geçermiş.. Hep galip gelmişler..
Yıllar geçmiş bu iki kahraman ve havhavlari basbayağı yuva yapmışlar.. Öyle ki, bu yuvaya birde minik kahraman gelivermiş. Bu minik kahramanın adini ise Nil koymuşlar..
Masal devam etmekte.. Bu Bloğun amacı, minik kahramanın maceralarını ve gelişimini kahramanların dili döndüğünce, bulabildikleri kelimelerle kaleme dökmek. Uzak mı uzak ülkede yasayan kahraman ailelerin miniki takip edebilmesi..
Minik kahraman, miniklikten çıktığında hoşuna gideceği küçük bir hatıra bırakmak..


Kahramanlar

Leylekin sepeti

Kim ne yazmis ?

Takilanlar